27 Nisan 2008 Pazar

HASTALIK YAPICI PROTOZOALAR VE ETKİLERİ


KÖK BACAKLILAR

  • İnsanda amipli dizanteriye, bazen de karaciğer, akciğer, beyin, dalak ve deri gibi organ ve dokularda amip abselerine neden olurlar.Bu amip türü lağım sularının içme suyuna karışması ve sulamada kullanılması veya insan dışkısının gübre olarak kullanılması suretiyle yetiştirilen sebzelerin çiğ yenilmesi sonucunda "Kist" halinde ince bağırsağa oradan da "Trofozoit" olarak kalın bağırsağa geçer.Burada enzimler çıkararak hücrelere zarar vermek suretiyle derin ülserlerin oluşmasına ve kanlı ishalle kendini belli eden amipli dizanteriye neden olur.
  • Doğada serbest olarak yaşayan amip türü:Sulu ortamda iki kamçılı şekiller meydana getiri.Diğer ülkelerde tatlı sularda yüzmeyi takip eden bir hafta içinde beyin intihaplanmalarına neden olduğu bilinir.Ateş, baş ağrısı, ense sertliği ,bulantı ve kusmayla hızlı ilerler.Hemen öldürür;daima öldürücüdür.


KAMÇILILAR

  • Kamçıların bir kısmı sindirim yoluyla insana bulaşır.Mesela on iki parmak bağırsağında çoğalan parazit,yağda eriyen vitaminlerin emilmesini önler.Genelde çocuklarda görülür.Bulantı,kusma,ishal,kilo kaybı ve baş ağrısına neden olur.
  • Diğer bir çeşidi de ağız temizliğine önem vermeyen kimselerde ağız boşluğunda hastalık yapmadan yaşar.
  • Bakteri ve ölü hücrelerle beslenir.
  • Trichomonas Vaginalis isminden de anlaşıldığı üzere,insandan insana cinsel ilişkiyle bulaşır.Vajina,üretra ve prostata yerleşir.
  • İltahabik reaksiyonlara sebebiyet verir.
  • Tatarcık sinekleri ayrıca bir başka paraziti daha insana bulaştırılan bir diğer çeşidi de "Karahumma"ya neden olur.Bu vakalarda ateş,gece terlemeleri,karın ağrıları,bağırsakta ülserler,bulantı ve kusma görülür.Dalak hızla büyür;lenf bezleri şişer;kansızlık artar;deri esmerleşir.Akut vakalarda birkaç haftada,kronik vakalarda 1-3 yılda ölüm gerçekleşir.
    Tatarcık sinekleri ayrıca bir başka paraziti daha insana bulaştırırlar."Şark ve Halep çıbanı" şeklinde Güneydoğu Anadolu bölge insanında görülür.
  • Trypanosoma adında bir cins vardır.Trypanosoma Gambiense adıyla bilinen kamçılı,çeçe sinekleri tarafından insana bulaştırılır.İnsanda Gambiya uyku hastalığına neden olur.Çeçe sineğinin sokmasıyla,hastalık ilerledikçe;baş,sırt,karın ve eklemelerde ağrı hali olur.Boyun arkası,çene altı ve kasıklardaki lenf bezleri şişer.
  • Son dönemlerinde merkezi beyin iltihaplanmalarıyla beraber,devamlı uyku hali ve Trypanosoma ölümle sonuçlanır.

BİR HÜCRELİ ALGLER

  • Gerçek kök, gövde,yaprak bulunmaz.
  • Çok hücrelidirler.
  • Fotosentez yaparlar.
  • Hepsinde klorofil ve çeper bulunur.
  • Sularda yaşarlar.
  • Çoğu kamçılıdır.
  • Serbest hareket ederler.
  • Eşeyli ve eşeysiz olarak ürerler.


YEŞİL ALGLER:

  • Yeşil alg hücresinde çekirdek zarı ile çevrili belirli bir çekirdek vardır.
  • Kloroplastları içinde klorofil a,klorofil b, karoten ve ksantofil gibi pigmentler yerleştirilmiştir.
  • Besin nişasta halinde depo edilir ve selüloz çeperleri vardır.
  • Yeşil alglerin bazı türleri hareketsiz olmakla birlikte,çoğunda kamçı bulunur.
  • Üreme, hücre bölünmesi ya da sporla yani eşeysiz olabildiği gibi, gametlerin birleşmesi halinde yani eşeyli olabilirler.
  • Yeşil alglerin bir kaç türü karasal olup ağaçların, kayaların ve binaların gölgeli ve nemli taraflarında yaşarlar.Bazı türleri kar ve buz üzerinde yaşamaya adapte olmuşlardır ki bu türle klorofilden başka bir de kırmızı lekeler meydana getirirler.


SARI-KAHVERENGİ ALGLER:

  • Besinlerini nişasta olarak değil, daha çok, polisakkarit , lökozin ve yağ olarak depo ederler.
  • Bunlar, fotosentez yapan oldukça önemli organizmalardır.
  • Dünyamızda sentezlenen bütün organik maddelerin yaklaşık 3/4'ü diatomer ve dinoflagellatlar tarafından gerçekleştirilmektedir.

CIVIK MANTARLAR

  • Yeşil olmayan bitkilerin üç büyük grubunu oluşturan bakteriler, cıvık mantarlar ve gerçek mantarlar klorofil eksikliği nedeni ile heterotrofik beslenme yapmak zorunda olması dışında çok az ortak özelliğe sahiptirler.
  • Cıvık mantarlar çürümekte olan yaprak ve kerestelerin sümüksü kütlesi üzerinde bulunan çok ilginç organizmalardır.
  • Amiplerde olduğu gibi yalancı ayak şeklindeki uzantılarla hareket ederler.
  • Belirgin şekilleri olmayıp, çok çekirdeklidirler.
  • Hücre duvarları yoktur.
  • Islak ve nemli yerlerde , ağaç gövdelerinde yaşarlar.
  • Koloni oluşturarak, geniş alana yayılırlar.
  • Çoğu saprofit, bazıları parazittir.
  • Saplı sporlarla ürerler.

PARAMESYUM




Beslenme - Sindirim - Taşıma:
Heterotrof bir canlı olduğundan ihtiyacı olan organik maddeleri dış ortamdan alır. Besinler, etrafı siller ile örtülü HÜCRE AĞZINDAN alınır. HÜCRE YUTAĞINA itilir. Sitoplazmaya ulaştırıldığında çevresinde bir koful oluşur. Buna BESİN KOFUL denir. Besin kofulu sitoplazma içinde dolaştırılarak besinler sindirilir. Sitoplazmada sentezlenen sindirim enzimlerinin besin kofulları içine geçerek protein, yağ ve karbonhidratlar gibi besinleri yapı birimleri olan amino asit, gliserin, yağ asitleri, glikoz gibi maddelere ayrıştırmasına SİNDİRİM denir. Besinlerin hücre içine alındıktan sonra sindirilmesine ise HÜCRE İÇİ SİNDİRİM adı verilir. Hücre içi sindirim sonucu oluşan bileşikler sindirim kofulunun sitoplazmadaki sürekli hareketi sonucu sitoplazmaya yayılır. Sitoplazma hareketleri ile her tarafa dağılması sağlanır. Sindirim kofulu içinde kalan artıklar hücre anüsü yardımıyla dışarı atılır. Koful bu olaydan sonra dağılır.

Özümleme - Solunum - Boşaltım:

Sindirim sonucu oluşan ve sitoplazmaya karışan ürünlerin hücrenin kendi yapı maddelerinin sentezinde kullanılmasına özümleme denir. Özümleme sonucu organizma kendi yapısına uygun proteinler, yağlar, nükleik asitler, karbonhidratlar elde edilir. Suda çözünmüş olarak bulunan oksijen difüzyon ile sitoplazmaya geçer. Sitoplazma içinde glikoz, amino asitler gibi küçük moleküller enzimlerinde yardımıyla oksijenli ortamda parçalanarak CO2 , su gibi maddelere ayrışır. Bu esnada açığa çıkan enerji ile ATP sentezlenir. Bu olaya hücre solunumu adı verilir. Solunum sonucu oluşan ATP enerji gerektiren olaylarda kullanılır. Hücrede geçen biyokimyasal olaylar sonucu oluşan CO2, H2O, NH3 gibi artık ürünlerin dışarı atılmasına boşaltım denir. CO2 ve NH3 paramesyumda difüzyon ile hücre zarından dışarı atılır. Su ise kontraktil koful adı verilen özel bir organel ile dışarı atılır. Ancak bu olay ATP harcanarak başarılır. Bütün canlılar ve hücreler hücre için madde konsantrasyonunu belirli sıvılar içinde tutarak canlılıklarını sürdürür. Bu olaya Homeostazi denir. Söz gelişi paramesyumda su difüzyonla hücreye girer. Hücredeki su yüzdesi belli bir düzeyin üzerine çıkar. Kontraktil kofullar suyun fazlasını devamlı dışarı pompalar. Böylece iç şartlardan biri olan su konsantrasyonu devamlı değişmez tutulur.

SİLLİLER(CİLLİATA)

  • Hareketini ve besin teminini sillerle yaparlar.
  • Tatlı su ve denizlerde yaşarlar.
  • Fazla suyu dışarı atan özel boşaltım organeli olan kontraktil kofulu vardır.
  • Hetetrof olarak beslenirler.
  • Besinler besin kofulu şeklinde yutaktan hücreye girer ve hücre içinde sindirilir.
  • Atıklar boşaltım açıklığından (Anüs) dışarı atılır.Boşaltım ürünü olarak amonyak,karbondioksit hücre zarından; su ise kontraktil kofullarla atılır.
  • Dış yüzeylerine pelikula denilir.Pelikula, hücrenin şeklinin korunmasını sağlar.Pelikulada sil veya kirpik denilen uzantılar bulunur.Bunlar hareketi sağlar.Pelikulanın iç kısmında yakıcı siller olan trikasistler, avı uyuşturarak kolayca yakalanmasını sağlar.Savunmada görev alırlar.
  • Eşeysiz enine bölünerek çoğalırlar.Eşeyli olarak konjugasyonla çoğalırlar.
    Büyük çekirdek, eşeysiz üreme ve metabolizma olaylarını kontrol eder.Küçük çekirdek eşeyli üremede rol alır.

SPORLULAR(Sporozoa)

  • İnsanlarda ve hayvanlarda parazit olarak yaşarlar.
  • Hareket için özel organelleri yoktur.
  • Eşeyli ve eşeysiz çoğalabilirler.
  • En iyi bilinen örneği insanda sıtma hastalığına sebep olan sıtma plazmodyumudur.
  • Bir göl suyu içinde bir hücreli olan diyatomeler, koloni halinde yaşayan volvoks ve pandorina ile spirojirler su içinde yaşayan bitkilerdir.
  • Tek hücreli hayvanlarla çok hücreli hayvanlar arasında geçit teşkil eden yeşil su yosunları (Pandorina’lar) ve Volkoles’ler vardır.
  • Yeşil su yosunlarında 16 tek hücre bir araya gelip zarla çevrilmiştir; ama her hücre bağımsızdır. Aralarında iş bölümü yoktur.
  • Volkoleslerde ise on bine yakın hüre bir araya gelmiş; üreme, hareket ışığı alma görevleri ayrı ayrı hücre grupları tarafından yapılmıştır. Bir bakıma Volkoles çok hücrelilerin en basitidir.
  • Sıtma plazmodyumu ‘anofel’ denilen sivrisineklerin tükürük bezinde yaşar. Sivrisineğin insanın kanını emmesiyle insana bulaşır. İnsanda ‘sıtma hastalığı’ yapar.
  • Sıtma hastalığı ‘kinin’ denilen ilaçla tedavi edilir.
  • Örnekler:

    *Eimeria avium: Tavuk bağırsaklarında parazit olarak yaşar. İshale neden olur.
    *Plasmodium vivax: İnsanlarda Tertiana denilen sıtmaya neden olur.
    *Nosema bombycis: İpek böceği tırtıllarının organlarında parazittir.
    *Sarcocystis mischerina: Domuzların bazen de diğer memeli hayvanların ve insanların kas hücreleri arasında yaşar.
    *Plasmodiummalaria: İnsanlarda Guartana denilen sıtmaya neden olur.
    *Plasmodium falciparum: İnsanlarda Tropik sıtma hastalığına neden olur.
    *Nosema apis: Arıların bağırsak epiteli içinde hücre içi parazittir. İshale neden olur.

AMİP(AMOBEA)














  • Amip'in vücudu bir çekirdek ve sitoplazmik organelleri bulunan saydam, çıplak jelatimsi sitoplazma kütlesinden ibarettir.Çekirdek genelde merkezdedir ama hayvan hareket ettikçe sitoplazma içinde yer değiştirir.
  • Amipsel hareket, bir yüzme şekli olmayıp bir sürünme hareketidir.Hareket edebilmesi için hücrenin bir zemine tutulması şarttır.Amipsel hareketin mekanizması hakkında bazı teoriler olmakla birlikte hiçbiri günümüzde bile tamamıyla kabul edilmiş değildir.En çok kabul gören "hidrolik-kontraksiyon" sıvısal yer değiştirme teorisidir.
  • Her hareket tipi hakkında bilgiler arttıkça çeşitli temel benzerlikler olduğu görülür.Aynı şekilde hareket eden ve hepsi aktomiosin benzeri moleküllerle ilişkilidir.Bunlarla ilgili olarak nokta ise , hepsi de hareket için gerekli olan enerji kaynağı olan ATP 'yi kullanırlar.
  • Yalancı ayaklar aynı zamanda besin yakalanmasında kullanılır.Yutulmuş olan besin, besin kofulu tarafından çevrilir ve çevreleyen sitoplazma asit ve sindirim enzimleri salgılar.Sindirim işlemi ilerledikçe, besinler ve su besin kofulu tarafından absorbe edilir ve sonra besin kofulu büzülür.Sindirilmeyen kalıntılar vücuttan atılır ve amip hareketlendikçe geride bırakılır.
  • Amipler ve diğer protozoalarda gaz alış verişi çok basit bir işlemdir.Çünkü bunlar, sıvı bir çerçevede yaşarlar; difüzyon yoluyla oksijen alıp ve karbondioksit verirler.
    Boşaltım da aynen basit bir şekildedir.Birçok protozoanın kontraktil kofulu vardır ya da çevredeki sitoplazmadan düzenli olarak su alan ve çevreye boşaltan su atıcı keseler vardır.
    Eğer bu yapılar olmasaydı amipler de tıpkı bizim kan hücrelerimizin tatlı suya bırakılmanda olduğu gibi kısa zamanda şişip patlardı.
  • Okyanusta FORAMİNİFERA denen trilyonlarca amipsi protozoa vardır.Bu organizmalar çok odacıklı tebeşirimsi bir kabuk salgılar ve delikli yerlerden yalancı ayaklarını dışarı uzatırlar.Bu organizmaların ölü olanları okyanus dibine çökerek, gittikçe tebeşire dönüşen gri bir çamur oluştururlar. Dover 'in beyaz kayalıları faraminifer fosilleri tarafından bu şekilde oluşturulmuştur.

KÖK AYAKLILAR (Rhizopoda)

  • Belirgin bir şekilleri yoktur.
  • Besin ve hareketini yalancı ayaklarla sağlarlar.
  • Sularda ve nemli topraklarda yaşarlar.(Tatlı sularda)
  • Heterotrofturlar.
  • Besinleri daha çok hücre içindeki besin kofullarında sindirirler.
  • Bazıları parazit olup, insanda amipli dizanteri hastalığına neden olurlar.
  • Eşeysiz ikiye bölünerek çoğalırlar.
  • Kötü ortam şartlarında şeklini değiştirir ve dış kısmında koruyucu bir örtü ile sarılarak KİST oluşturur.
  • Ortam şartları düzelince kist erir ve eski haline gelir.

ÖGLANA (EUGLENOPHYTA)

*Tek hücreli bir organizma olan Euglena ve buna benzer bazı organizmalar, hem bitkisel hem de hayvansal özellikler gösterdiğinden sınıflandırmaları oldukça güçtür.
*Mavi-Yeşil alglere oranla daha iyi gelişmişlerdir.Çünkü bunlarda kolayca boyanabilen belirli bir çekirdek vardır ve klorofil, tanecikler halinde dağınık değil, tıpkı ileri bitkilerde olduğu gibi kloroplastlar içine yerleşmiş olarak bulunur.
*Kamçının dışında selüloz bir çeper bulunmaz.Kamçının dibine yakın bir yerde gırtlağa benzer bir geçit ve kırmızı pigmentli bir göz noktacığı bulunur.Göz noktacığındaki pigment, astaksantin olup yalnız krustaselerin bünyesinde vardır.Kaynatılmış ıstakozun rengini veren, işte bu maddedir.
*Üreme genellikle eşeysizdir.Bazen eşeyli üreme de gözlenir.Euglena bol miktarda klorofil taşıdığı halde yalnız fotosentez yaparak yaşamını sürdürmez.Örneğin; yalnız inorganik tuzları içeren bir ortama konulduğunda yaşayamaz.Fakat ortama az miktarda aminoasitler de verilecek olursa iyi gelişir.
*Hayvanlar karbonhidratları çoğunluk glikojen halinde, bitkiler ise nişasta halinde depo ederler.Euglenoidler ise karbonhidratları paramilium halinde depo ederler ki bu madde kimyasal bakımdan hem glikojen hem de nişastadan farklıdır.
*Hem bitki hem de hayvan özelliklerini karışık olarak içeren eulenoidler , henüz bitki ve hayvan ayırımı gerçekleşmeden önce ilkel otorotrofların heterotroflardan evrimleştiği sırada meydana gelen ilkel canlıların nelere benzeyebileceği konusunda bize bir fikir verir.Aslında bu organizmaların hayvan, bitki ya da protista olarak nitelendirilmesi yalnızca bir tanımlama işidir.

KAMÇILILAR

  • Bir veya daha çok bulunan kamçılarıyla hareket ederler.
  • Vücutlarına giren fazla suyu, kontraktil kofullarla dışarı atarlar.
  • Dış yüzeylerine pelikula denir.
  • Öglena gibi bazıları kloroplast taşımakta olup ototroftur.
  • Tripanosoma adlı türü parazit olup, insanda Afrika uyku hastalığı yapar.
  • Boyuna bölünerek çoğalırlar.
  • Nişasta ve glikojenden farlı bir karbonhidrat depo ederler.
  • Boşaltım ürünleri: Amonyak ve karbondioksit hücre zarı ile su kontraktil kofullarla dışarı atılır.
  • Flagalletlar , hareket etmekte kullanılan ve kamçı denen uzun sitoplazma uzantıları taşıdıkları için bu adı alırlar.
  • Euglenalar , klorofil içeren kloroplastlara sahip oldukları ve besinlerin çoğunu sentezledikleri halde, hiçbir Euglena tümüyle kendini besleyemez. Euglena 'nın sağlıklı kültürleri , ancak ortama aminoasitlerin eklenmesi ya da asetat sağlanması ile elde edilebilir.
  • Termitler ve bazı ağaç böceklerinin bağırsaklarında yaşayan flagalletlar çok fazla kamçıya ve çok özelleşmiş vücut yapısına sahiptir.
  • Volvox gibi bazı flagalletlar kolonisel organizmalar şeklinde gelişmişlerdir.Koloni, kamçıların çarpması ile hareket ederler.Bunlar üst üste yuvarlanırlar; fakat bir uç her zaman ileriye yönelmiştir.Hücreleri belli oranda özelleşmiştir.Ön uçtakilerin ışığa duyarlı geniş benekleri vardır.Yalnız arka uçtakiler çoğalma özelliğine sahiptir.
  • Bazı flagalletlar parazittirler.Çeçe sineği tarafından taşınan ve Afrika uyku hastalığına neden olan organizma , bir parazitik kamçıdır.

PROTOZOALAR


Protozoaların Önemi:

*Doğadaki madde döngüsünün gerçekleşmesinde olduğu gibi insanlar için de büyük öneme sahiptirler.
*Birçok deniz canlıları için besin kaynağıdırlar.
*Suların biyolojik temizliğinde rol alırlar.
*Birçok bitkiyle beslenen canlıların sindirim kanalında karbonhidratların yıkımında görev alırlar.
*Bazı omurgalı hayvanların bağırsağında hastalık yapıcı bakterilerin tüketilmesinde rol alırlar.
*İnsan ve hayvanlarda hastalık yaparlar.( Örn: Uyku hastalığı ,Malarya ,Amipli dizanteri)
*Denizlerde petrolün toplanmasında rol oynayan ana kayaçları oluştururlar.

Protozoaların Gruplar Olarak Genel Özellikleri:

1.Kamçılılar(Flagalletlar): Bir veya birden çok kamçıları vardır.Bunları hareket organeli ve besin almada kullanırlar.Bunlar denizlerde , tatlı sularda ve parazit olarak omurgalı hayvanlarda yaşarlar.Bazı türleri kloroplast taşır(Öglena).Bunlara başka bir örnek Trypanosoma gambies (=uyku hastalığı = taşıyıcı çeçe hastalığı, T. brucei=sığırlarda veba hastalığı) cinsi verilebilir.


2.Kök Bacaklılar(Rhizopoda): Bunlar, hareket ve besin alma organeli olarak yalancı ayaklara sahiptir.Bazı türleri kabuklu ya da iskeletli olabilir.Tatlı sularda , denizlerde ve bazıları da omurgalılarda parazit olarak yaşarlar.Örn:Amip



3.Sporlular(Sporozoa):Bunlar parazit olarak yaşarlar.Hareket organelleri ve kofulları yoktur.Üremelerinde ise bir konukçuya ihtiyaç duyarlar.Örn:Gragerine,Plazmodyum



4.Silliler (Ciliata): Vücutları kısmen veya tamamen sillerle kaplı hayvancıklardır.Hareketlerini ve besinlerinin alımını bu sillere borçludurlar.Tatlı sularda serbest yüzer şekilde veya sabit olarak bulunurlar.Bazıları parazit ve bazıları da koloni şeklinde yaşamlarını sürdürürler.Örn:Çan hayvancığı

24 Nisan 2008 Perşembe

PROTİSTALAR


  • Protista Alemi bir hücreli ve çok hücreli fotosentetik algleri, çok çekirdekli ya da çok hücreli Hetetrof cıvık mantarları,serbest ve basit koloniler halinde yaşayan bir hücrelileri(protozoa) içine alır.

  • Tek hücreli olmalarına rağmen,çekirdek yapıları ökaryot olduğu için Monera Alemi'nden ayrılırlar.Zarla çevrili çekirdek ve diğer hücre organelleri vardır.

  • Hücre yapısı olarak bitki ve hayvanlardan geri değillerdir.Tam bitki ve tam hayvan özelliği göstermediklerinden dolayı,ayrı bir alemde incelenirler.

  • Protistalar çok küçük su birikintileri, nemli topraklar, hayvanların vücut sıvıları gibi farklı ortamlarda yaşayabilen ve ancak mikroskopla görülebilen bir hücreli canlılardır. Bu canlıların tüm hayati olayları bir hücre içinde geçmektedir.

  • Terliksi hayvan, amip, euglena, çan hayvanı protistalar grubundaki canlılara örnektir.

  • Bu canlılar genellikle kirli su birikintilerinde yaşadıklarından bu tür suları kullanmak sağlık açısından zararlıdır; çünkü bu ortamlarda yaşayan canlılar birçok hastalığa sebep olmaktadır.

TANITICI ÖZELLİKLER:



  • Vücutları bir hücreden ibaret olan organizmalardır.Çok hücreli hayvanlarda özel doku ve organlar tarafından yerine getirilen besin alma,hareket ve diğer canlılık etkinlikleri,buralarda bir hücre tarafından yapılır.

  • Doku ve organları yoktur.Sitoplazmaların da çeşitli görevler üstlenen organelleri vardır.
    Pek çoğu yaşam döngüsünün belli bir evresinde ,elverişsiz ortam koşullarına dayanıklı KİST adı verilen bir form oluşturur.
  • Büyük çoğunluğu mikroskobik olan 30 bini aşkın yaşayan türü bilinmektedir.

BİR HÜCRELİLERDE SİSTEMLER:

YÜZEYSEL KORUNMA:Hayvanlar aleminde yalnız amipler özel koruyucu bir tabakaya sahip değillerdir.bunlar dış ortamdan plazma zarı ile ayrılır.Diğer bir hücreliler yarı katı,esnek yapıda olan PELLİKÜL denen bir tabak ile dış ortamdan ayrılır.Bazen bu tabakanın yapısına kalker ve silis gibi minerallerin girmesiyle bir kabuk oluşumu görülür.
Vücutlarında E.R, mitokondri bulunur.Ayrıca golgi aygıtı, sentrioller, plastitler,kamçı ve siller bulunabilir.
Çoğunluğu ayrı yaşmakla beraber,koloni oluşturarak da yaşarlar.


BESLENME:Protista Alemi,hetetrof ve ototrof türleri içine alır.Ototrof olanlar güneş enerjisini kullanarak,inorganik maddelerden organik bileşik yaparlar.Kloroplast ve kromoplastlara sahiptirler.Glikozun nişastaya dönüştürülerek depolandığı PYRENOID adı verilen yapılar vardır.Hetetroflar hazır besin alırlar.OSMOTROFLAR ve FAGOTROFLAR olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Osmotroflarda besin almak için özel organel yoktur.Hücre zarından difüzyon ve pinositoz yolu ile olur.
Fagotroflarda ise özel özel organeller vardır.Besinlerini süzerek veya büyük parçacıklar halinde yutarak alırlar.Bazıları yırtıcıdır.


KASILMA:Vücudun bükülme ve kısmen kasılma hareketleri sitoplazma içerisindeki miyofibril telcikleri ile meydana getirilmektedir.


HAREKET:Çeşitli şekillerde hareket ve yer değiştirme vardır.Bunlar yüzme,yavaşça kayma , aksapotları kullanarak yuvarlanma , peristaltik dalgalanma, cirri adı verilen kıl şeklindeki bazı uzantıları kullanarak bir çeşit yürüme olarak gruplanır.
Genel olarak bir hücrelilerde yalancı ayaklar,kamçılılar silliler olmak üzere üç tip hareket organeli vardır.
a)YALANCI AYAKLAR:Hücrenin geçici proptozlazmik uzantılarıdır.
b)KAMÇI VE SİLLER:Kamçı ve siller aynı temel yapıyı gösterirler.Her kamçı ve sil,zarının uzantısı olan bir kılıfla kuşatılan ve hücre yüzeyinden dışarı doğru uzanan Miyotiblerden oluşur
Kamçı, genellikle bir tane veya az sayıda olur.Vücudun boyunda veya daha uzundur.Siller ise, çok sayıda olurlar ve genellikle vücuttan kısadır.


DOLAŞIM:Dolaşım sistemi yoktur.Maddeler difüzyon ile taşınır.Belki bir anlamda,hücre içindeki endoplazmik retikulum, madde iletimini belirli bir kanal sistemi ile gerçekleştirdiği için en ilkel dolaşım sistemi olarak kabul edilebilir.


SOLUNUM:Özel solunum organel yoktur.solunum,hücre yüzeyi ile yapılır.Büyük çoğunluğunda aerobik solunum görülür.